13 Ekim 2024 Pazar
Genç Öncüler

Hangi Suyun Sakasıyım?

"Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." Zâriyât Suresi 56. Ayet

Allah’u Teâla insanı halk eyledi, bir dünyanın içerisine kendi hikayesini yazmak, Rabbini bulmak ve ona ibadet etmek üzere koyuverdi. Doğumumuzdan ölümümüze kadar hayatta en yegâne amacımızı arayarak yaşıyor, bulamadığımız da ise buhranlar içerisinde kalıyoruz. İnsanın en büyük gayelerinden biri kendini tanımak, anlamlandırmak ve konumlandırmaktır. Bu gayeye yönelik temel sorular; -İnsan niçin yaratılmıştır, yaratılış hikmeti nedir? -İnsanın sorumlulukları ve sınırları nelerdir? sorularıdır. Bu sorular bizi kime ait olduğumuzu, sonra da O'na giden yolu nasıl yürüyeceğimizi düşünmeye ve keşfetmeye iter. Tabii eğer düşünmeye talip olanlardan isek…

Yaratılışımızın bir bütün olarak okunması maksad-ı ilahiye daha uygun bir yaklaşım olacaktır diye düşünüyorum. Bu bütünlük içerisinde biz yaratılmışların hikâyesi nedir gelin birlikte düşünelim. Ayeti kerimede ifade edildiği üzere ibadet için yaratılmış olmaktan ne anlamalıyız? Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek gibi ibadetleri mi yoksa daha da kapsamlı olarak hayatın bütün bileşenlerini mi? Çalışmak, yemek yemek, uyumak, çocuk büyütmek, yaşlılara hizmet etmek, temizlik yapmak gibi uzayıp giden onlarca madde var. Hayatın bu bütünlüğü içerisinde aslında insan, varlığını devam ettirmeye çalışmaktadır ve en büyük ibadette bu varlığı devam ettirirken Müslüman kimliğini taşıyabilmektir. Yani yemek yerken helale dikkat etmek, sünneti seniyeye uymak, çocuk büyütürken İslam’a hizmet edecek, Rabbin’e iyi bir kul olacak, topluma faydalı olacak bir çocuk yetiştirmek gibi… Bizim burada odaklanmak istediğimiz nokta ise çalışmak üzerine olacaktır. Hayatımızın çoğunu çalışarak geçirdiğimizi düşünürsek bu hususun ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.

Hayatta geçimimizi temin edeceğimiz, helal rızıkla karnımızı doyuracağımız, yaptığımız işle insanlığa hizmet edeceğimiz bir meziyet kazanma konusunda nasıl düşünmeliyiz? Allah rızasını kazanmak ve ibadet niyetiyle çalışma hayatına bakmak, ömrümüzün çoğunluğunu kapsayan bu eylem ile ibadet üzere bir hayat yaşamak anlamına gelmektedir.

Tam bu noktada iki eksenden meseleyi ele almak faydalı olacaktır; Ben kimim, neye istidadım var? Diğer yandan istediğim meslek nedir, neye hizmet eder ve ben buna uygun muyum? Bizler yaratılırken belli meziyetlerle donatılmış bir şekilde dünyaya geliriz. Bir kısmı ortak meziyetler olmakla birlikte bir kısmı şahıslara özel olarak Allah tarafından verilmektedir. Bu potansiyelin keşfedilesi ve meslek hayatı seçiminde doğru bir şekilde göz önünde bulundurulması esasen hayatidir.

Burada meslek olarak ifade ettiğimiz şey sadece nicel rakamlarla tercih butonlarına yazılan isimler değildir. Hakikatiyle niteliği olan mesleklerden bahsetmekteyiz. Kimi insan üniversitelerde dirsek çürüterek kimileri ise sahada işin erbaplarından öğrenerek bir meslek sahibi olur. O sebeple üniversite tercihleri gibi sığ bir yerden meslek seçiminin değerlendirilmesi en büyük hatalardan birisi olacaktır.

Seçimlerimizde büyüdüğümüz aile, toplum, coğrafya gibi çeşitli etkenler de göz önünde bulundurulmalıdır. Her coğrafyanın kendine has meziyetleri vardır ve bu da toplumları şekillendirir. Bu da aslında bizim çerçevemizi belirleyen unsurlardandır.

Tüm bu dinamiklerle birlikte kişinin kendini tanıması en önemli şeydir. Allah’ın esmalarının tecellisi olarak bizlerde bulunan birçok sıfat vardır. Kimisinde Celal, kimisinde Cemal, kimisinde Vali, kimisinde Muktedir, kimisinde Cami… Üzerimizdeki bu sıfatlar bizlere belli karakter özellikleri verir. Celal esmasının hiddet tezahürü, Muktedir esmasının yöneticilik tezahürü gibi. İnsan bu yönünü keşfettikten sonra bunun üstüne yoğunlaşmalı, potansiyel olan bu yönünü doğru kullanmayı öğrenmeli. Tam da bu noktada mesleklerin mizaçlarını da konuşmak gerekir. Her mesleğin de belli dinamikleri vardır. Mesela bir marangoz detayları görmeli, el yeteneğine sahip olmalı, bir mühendis mekanik ve analitik düşünmeyi becerebilmeli.

Bizler kendimizin farkında olmadan popüler söylemlere kapılıp birçok konuda talepkâr olabiliyoruz. Meslek seçimlerinde bunu görmekte çok mümkün. İnsan zorlasa, çabalasa birçok işi öğrenir ancak istidadı olduğu şeyde olduğu kadar sadece öğrendiği şeyde iyi olamaz, verimi kısır kalır. Yani bir meslekte çalışabilirsiniz ancak o sizin mizacınıza uygun değilse iyi veya en iyisi olamazsınız.

Sözü çok uzatmadan “meslek seçiminde nelere dikkat etmeliyiz” konusunu birkaç maddeyle sıralayalım:

  • İlk yapılması gereken kendi karakterinizi çözmektir.
  • İkincisi, yapmak istediğiniz mesleğin gerektirdiği psikolojik ve fiziksel yetilere objektif bir çerçeveden bakarak bu yetilere sahip olup olmadığınızı kontrol etmektir.
  • Üçüncüsü, yapmak istediğiniz mesleğin köklü bir meslek olup olmadığının farkında olarak avantaj ve dezavantajlarını öğrenmeye çalışmaktır.
  • Sonuncusu ise meslekleri soruşturmak, olumsuz yönlerini öğrenmektir.

Bu çerçevede düşünerek bir çaba harcadıktan sonra tercih yapılmalı ve takdir-i ilahiye teslim olunmalıdır. Bu dünyadan sadece geçenlerden değil iz bırakanlar olmak duasıyla…   

"Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi

taşınacak suyu göster, kırılacak odunu

kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde

bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin

tütmesi gereken ocak nerde?"

İsmet Özel

 

Merve Mahitapoğlu