Müslümanca Seyahat Üzerine
“De ki: "Yeryüzünde dolaşın; Allah'ın yaratmaya nasıl başladığını bir görün. İşte Allah aynı şekilde ahiret yaratmasını da yapacaktır. Doğrusu Allah her şeye Kadir'dir. Dilediğine azabeder, dilediğine merhamet eder. O'na çevrileceksiniz.” (Ankebut Suresi, 20. Ayet: 21/20)
“İbn Battuta, 14. Yüzyılda yaşamış olan Berberi bir alim, yazar ve seyyah. İbn-i Battuta, 1325'te Mekke'ye hacca giden zengin, Faslı bir Müslümandı. Bu esnada yaşadığı maceralar onu daha uzaklara yolculuk etmeye sevk etti. İbn Battuta, Avrupalılarca çok az bilinen Afrika, Orta Doğu ve Uzak Doğu'ya cesur yolculuklar yaptı. 28 sene boyunca durmadan gezdi. Mısır, Arap Yarımadası, Irak coğrafyası, İran coğrafyası, Anadolu'da bulunan belli başlı beylikleri, Bizans hâkimiyetindeki İstanbul'u, Orta Asya'yı, Hindistan'ı, Maldivler'i, Çin'i ve Endülüs'ü gezdi. Buralarda yaşayan toplumların devlet ve toplum yapılarını, inançlarını, adetlerini, farklı coğrafyaların doğal güzelliklerini, yapıtlarını ve ürünlerini inceleyen ünlü seyahatnamesini yazdı. Ayrıca birçok ülkede kadılık görevinde bulundu.”[1] İbn Battuta 29 yıl boyunca 44 ülke gezdi ve bu yolda çok farklı maceralar yaşadı. Mısır, Türkiye, Hindistan, Maldivler'den Çin'e neredeyse gitmedik yer bırakmayan alim, ziyaret ettiği hemen her şehrin önde gelen liderlerini ziyaret etmek için zaman ayırdı, camilerini ziyaret etti ve mağaralarda şeyhlerle, gurularla tanıştı. İbn Battuta, yolculuğuna başladığında sadece 21 yaşındaydı.
Onun seyahatleriyle şimdi yapıyor olduğumuz gezintileri madde boyutunda kıyaslayacak olursak, şimdikilere göre onun seyahatlerini daha kolay yapan belki de tek şey; İslam'ın, ziyaret ettiği 44 ülkenin çoğuna hükmetmesi ve bu ülkelere girmek için pasaport veya vizeye ihtiyaç duymaması, vize almak için sıraya girip uzun formları doldurma ihtiyacı olmamasıydı. Ancak doğal olarak 1300’lü yıllarda uçak, araba, otobüs hatta tren olmadığından ve bir şehirden diğerine gitmek için çoğu zaman aylar süren at, deve, eşek gibi binekler kullanıldığından onun seyahatlerinin madde boyutunda bugünkülere göre nece ağır bastığını açıklamaya bile mahal yok. Öyleyse kesin olan şudur ki böylesi bir seyahate atılmak için ciddi bir cesaret ve karakter gerekir. Özellikle yolda hasta olduğu ve düşmemek için atına bağlanmak zorunda kaldığı sıralarda ciddi bir memleket hasreti çektiğini yazan İbn Battuta, yine de yoluna devam etti ve bu zorlukların içindeki seyahat hevesini kırmasına müsaade etmedi. Bu hevesini ve geri dönmeyişinin muhtemel sebebini kendi seyahatnamesinde şöyle ifade ediyor:
“Tüm övgüler, yeryüzünü kullarının hizmetine veren Allah'adır. Onun izniyle derin vadilerde, geniş yollarda yürür bu insanlar. Yüce Allah kullarını yerden bitirdi, yere gönderecek ve yine oradan çıkaracaktır. Toprağı kudretiyle kullarına yatak eden, çivi gibi yüksek dağlarla yeryüzünü pekiştirerek üstüne direksiz göğü diken, yıldızları karanın ve denizin karanlıklarında insanlara rehber eden O'dur .”[2]
İbni Battuta’nın seyahatnamesinin iki büyüleyici yanı var. Birincisi, Batılıların halen gözümüze sokup durduğu tuhaf gezginlerden, mesela Marco Polo’dan kat kat fazla mesafeleri gezmiş olmasına rağmen gezip gördüğü hemen her yerin en ince detayların hatırlayıp yazabilmesi. Anadolu’nun, Rumeli ve Şam diyarının hakkında kitabında işaret ettiği gelenek ve göreneklerin, doğal güzelliklerin detaya boğulmuş tasvirleri hem tarihi gerçeklerle örtüşüyor hem de bu topraklardaki ananenin sürekliliğini ortaya koyuyor. Yazarın 'kişiliğine' veya önemsiz gözlemlere odaklanıyormuş gibi görünen sayısız modern seyahat kitabının aksine, bu seyahatname kelimenin tam anlamıyla bir destan, zira hem tarihi gerçekleri hem edebi sanatları içinde barındırıyor. İbn Battuta’nın yolculuğunun ölçeği, mesafe ve zaman açısından çok büyük, ayrıca seyyah yol boyunca çeşitli yerlerde kadı olarak çalışmaya devam ediyor. Bu, her bir varış noktasındaki politika ve toplum hakkında gerçekten derin bir anlayışa sahip olduğunuz anlamına geliyor. Bu derinlik, yeniliğe ve mizaha dayanan mevcut kitapların daha yüzeysel anlatımlarından çok farklı.
İkinci büyüleyici noktaysa İbni Battuta’nın Orta Çağ seyyahlarının aksine gittiği yerlerde sadece gözlem yapıp notlar tutması değil; halkla, toplumla ve özellikle de yöneticilerle hemhal olmasıydı. İbni Battuta, seyahatine çıkmadan önce hukuk eğitimi alması sayesinde gittiği hemen her şehirde boş durmamış ve kadılık görevini üstlenmeyi başarmıştı. Bu sayede hem hukuk sistemlerine iyice hakim olarak toplumları yakinen tanımayı başarmış hem de devlet görevi sayesinde girip çıktığı ortamların iyiden iyiye analizini yapmaya haiz olmuştu. Bu iki yönüyle Battuta’nın seyahatleri modern dönem “gezgin”lerine çok şey anlatıyor.
Seyahat, İslam’ın ayrılmaz parçalarından biridir diyor 30 yaşında dünyanın bütün ülkelerini gezip Müslüman olmaya karar veren ABD’li Sal Lavallo.[3] Kur’an’da tam yirmi yedi kez geçer seyahat kelimesi. Ve insanın dünyadaki yolculuğu, onun manevi yolculuğunun da tetikleyici unsurlarından biri olmalıdır. Seyahat ettiğimizde, gelişen ve işleyen doğada, farklı kültürlerden tanışma fırsatı bulduğumuz çeşitli insanlarda ve sahip olduğumuz tüm duygularda Allah’ın harikalarını görürüz. Bu nedenle madde planında gerçekleştirdiğimiz seyahat, bizi manevi anlamda Allah’a yaklaştırdığı ölçüde başarılıdır. İslam'da hem misafir hem de ev sahibi olmak çok önemlidir. Yabancılara ve seyyahlara davranış şeklimiz, empati ve farklı kültürlere karşı anlayışımızı oluşturur ve şekillendirir.
Dolayısıyla, seyahatin manasını maddi ve manevi planda kavrayış şeklimiz, dünyaya ve ahirete bakış ve değer veriş halimizi dengelemesi gereken bir unsurdur. Müslüman seyahat etmelidir, tatil yapıp gezmeli değil. Bunların her iki planda değiştiğini görebilmek, belki de İbni Battuta’nın seyahate çıkmadan öncesi ve seyahat esnasını ayrıntılarıyla anlattığı seyahatnameden izi sürülebilecek bir gerçekliktir.
[1] Dunn, R. E. (2012). The Adventures of Ibn Battuta. In The Adventures of Ibn Battuta. University of California press.
[2] İbni Battuta Seyahatnamesi (2019), Bilgi Kültür Sanat Yayınları, İstanbul. Sayfa 2.
[3] https://www.havehalalwilltravel.com/hhwt-explorers-muslim-convert-visited-every-country