29 Mart 2024 Cuma

Misafirlerin En Güzel Ağırlandığı Semt Eyüp

Ne çok istiyorum, akşamleyin, ezanda Eski bir evde olmak, orda Eyüp Sultan’da Bir yanda ölmüşlerim, bir yanda kalanlarım. Duyayayım: Gece, gündüz, hayat iç içe, Dallara konan karga, camıma vuran serçe.

Misafirlerin En Güzel Ağırlandığı Semt Eyüp

 

Özellikle karantina döneminde üzerine daha çok düşünmeye fırsat buldum ki İstanbul’un, yaşadığım semt Eyüp’ün ve camilerimizin kıymetini daha da bilmek lazım. Boş vakitlerimi elimden geldiğince İstanbul’un hakkını vermeye ayıran biri olarak bile gezmediğim her sokak, namaz kılmadığım her cami için üzüldüm. Normalleşme dönemi başladığında ve camiiler ibadete açıldığında ise ivedilikle rutin gezilerime döndüm. Hatta 3 aylık kaybımı da tamamlamaya biz karantinadayken restorasyondan çıkan Beyazıt Camii’ni ziyaret ile başladım. Sizlere de gidip görmenizi mutlaka tavsiye ediyorum.

 Bu yazıda ise karantinada değerinin idrakine vardığım ve yeniden tanıdığım Eyüp Sultan Semti ve Cami’si hakkında dilim döndüğünce bir şeyler söylemeye çalışacağım. Zira camiinin kapalı olması bir yana her gün ağırladığı misafirler de yoktu karantina döneminde. Konu maalesef camiiler olunca hem İstanbul’da hem Türkiye’de kalabalık cemaatlerden bahsedemiyoruz ama Eyüp Sultan bu konuda istisna olan camilerin başında geliyor ve belki de restorasyon sürecinin dışında uzun yıllardan sonra ilk defa bu kadar kapalı kaldı.

 

 Eyüp Sultan’ın cemaatinin, misafirlerinin hiç eksik olmamasının sebebi de bana kalırsa pek tabii Eyüp El-Ensari Hazretlerinin Efendimiz (sav)’i misafir etmesinin bizim asrımızda vücut bulmuş bir karşılığı. Ama bu değerli sebebin yanı sıra aslında Eyüp semti tarihin her döneminde insanla iç içe bir semtmiş. Kaynaklarda Eyüp’ün sularının çok güzel, toprağının bereketli olduğu söyleniyor. Bu sebeple İstanbul’daki ilk yerleşim yeri Eyüp’müş ve zaten fetihten sonra da İstanbul’daki mahalleler de ilk Eyüp ve çevresinde konumlanmış. Ayrıca Eyüp, Osmanlı Dönemi’nde de Sur içi İstanbul’undan sonra en büyük semtleri adlandırılmak için kullanılan ve içine Galata, Üsküdar ve Eyüp’ü alan Bilad-ı Selase’den de biri.

 

 Sokaklarında dolaşırken mutlaka eski bir çeşme ya da mescitle karşılaşacağınız Eyüp, dergâh ve tekkeler yönünden de epey zengin. Bunu sokak isimlerinden de kolayca anlayabiliyorsunuz. Hatta bizim evimizin de çok yakınında benim de adaşım olan bir Hanımefendi’nin tekkesi olan Afife Hatun Tekkesi mevcut. Vezir Tekke, Alaca Tekke Sokak gibi sokak isimleri ise sıklıkla karşılaşabileceğiniz sokak isimlerinden bazıları. İsmini mutlaka zikretmemiz gereken, bir zamanlar Allah dostlarının da meskeni olan Eyüp’teki belki de en önemli sufi mekanı ise ise Bahariye Mevlevihane’sidir. Bahariye Mevlevihane’si de İstanbul’daki sayılı Mevlevihanelerden biri olması sebebiyle çok kıymetli ve dolayısıyla Eyüp’ün de zamanında en misafirperver mekanlarından biri.

 

 İnsanla iç içe, dervişlerin uğrak noktası, Allah dostlarının sevgili beldesi olmak göçüp gidenlerin hazirelerine de ev sahipliği yapmak demek aslında. Eyüp Sultan Külliyesi’nin çevresinde de biraz dolaşan birine de biraz öteye gidip Nişanca, Düğmeciler mahallelerinin sokaklarında geçen birine binlerce mezar eşlik eder. Bu anlamda da Eyüp Sultan aynı zamanda huzura kavuşanların da meskenidir ki hala da sakinlerine ölüm ile hayatın arasındaki ince çizginin farkında yaşamalarına imkân tanır. Bu mevzuya girmişken de Ziya Osman Saba’nın şu dizelerini anmak iyi olur:

 

 Ne çok istiyorum, akşamleyin, ezanda

Eski bir evde olmak, orda Eyüp Sultan’da

Bir yanda ölmüşlerim, bir yanda kalanlarım.

Duyayayım: Gece, gündüz, hayat iç içe,

Dallara konan karga, camıma vuran serçe.

 Şimdilerde ise Eyüp Sultan Semti Haliç’in kıyısında taşımaktan keyif duyduğu medeniyetin izleri eşliğinde varlığını sürdürüyor. Karantina döneminin yavaş yavaş bitmesiyle Eyyüb El-Ensari de ziyaretçilerini ağırlamaya tekrardan başladı. Eyüp Sultan Camii mimari olarak çok büyük bir camii olmamasına rağmen sanırım işte yukarda saydığım tüm o sebeplerden ötürü misafirlerini asla mahcup etmiyor. Eyüp Sultan’dan üzülerek ayrılan az. Kırgınlıklarını, dertlerini buraya bırakan insanlar Eyüp’ün yıllardan beri taşımakta olduğu bu vazifeyi yapmaktan kolay kolay da vazgeçmeyeceğinden çok emin. Bence sizlerde Zal Mahmud Paşa Camii avlusunda ölümü tekrardan anmak, halka tatlısı ya da dondurma yemek, Cafer Paşa Medresesi’nde bir çay içmek suretiyle bu semte ziyareti daha fazla ertelemeyin.