Genç Öncüler Dergisi 198. Sayısı Çıktı

Medeniyet Arapçada “şehir” anlamına gelen Medine isminden Osmanlı Türkçesinde türetilmiştir. Kök itibariyle yönelmek, mâlik olmak anlamlarına gelmekle beraber şehirli olanı, şehirde yaşayanı da ifade etmektedir. Aynı zamanda bir toplumun bütün unsurlarını kapsayan geniş bir kavramdır. Medeniyet deyince zihnimizde cihanşümul bir barış, huzur, merhamet ve adalet yurdu canlanırken “Batı Medeniyeti” deyince bu kavramlar yerini savaş, zulüm, sömürü ve soykırımla dolu karanlık bir tabloya bırakıyor... Genç Öncüler Gençlik Dergisi “Tahrip ve İşgal: Batı Düşüncesi” sayısıyla Batı’nın karanlık yüzüne odaklanıyor

Sevimli yüzünü takınarak tüm dünyaya; “Size barış, huzur ve demokrasi getiriyorum.” diyen Batı, tarihsel serencamda gördük ki soykırım, sömürü ve zulümden başka bir şey getirmedi. Takındığı sevimli yüzüyle kimilerine karşı tüm bunları maskelemeyi başarsa da Mehmet Akif’in “Tek dişi kalmış canavar.” diyerek ifşa ettiği Batı’nın gerçek yüzü görmek isteyen herkes tarafından görünür hâle geldi. “Kedine medeni” dediğimiz, kedinden olmayanı terörist, barbar ilan eden Batı, yaşanan son olaylar neticesinde kendi toplumuna dâhi hayal kırıklığı yaşattı. Artık onun medeniyet öğretisini değil, öğretmeye çalıştığı medeniyetin çöküşünü izliyoruz.

Şimdi, geleceğe dair bir sorumluluğumuz var. Bu karanlık tabloyu görmekle kalmayıp, doğru ve adil bir medeniyeti inşa etmek için adımlar atmamız gerekiyor...

Kaleminden dökülen her kelimeyle, yazarlarımız farklı perspektiflerden bakarak, Batı medeniyetinin yüzünü ve ardındaki gerçekleri gün ışığına çıkardılar; Necdet Meşe “Batı Medeniyetinin Bittiği Yer: Gazze” başlıklı yazısı ile Batı’nın riyakârlığını ve kamuoyunu manipüle etme tekniklerini anlatıyor. Mehmet Tokar, “Kurdu Kuzudan Korumak: İnsan Hakları” başlıklı yazısı ile insan haklarının gelişimini sağlayan metinlere ve özelliklerine değinirken bu haklar için “korunması amaçlanan bir sistemde değil, güçlünün daha güçlü olabilmesi için kurulan bir sistemde büyümüştür” diyor. Osman Zinnur Aksu, “Kapitalist Şiddetin Görünür Yüzü” başlıklı yazısı ile evrensel hukuk ve insan hakları gibi kavramların helvadan bir put olduğunu fark etmemizi amaçlıyor. Zeynep Rabia Yazıcı, “Yükselten Çöküş” başlıklı yazısı ile insanlığın değil, Batılı zihniyetin çöktüğünü kaleme alıyor. Rabia Ak Kılıç “Tahrip ve İnkâr Kültürü” başlıklı yazısında Batı’nın kurmuş olduğu dünya düzenini ve kendilerine benzemeyen insanlar için oluşturduğu yıkım kültürünü incelemekte. Zeynep Sude Yaşaroğlu, kaleme aldığı yazısı ile kültürel emperyalizmin aşamalarından ve ülkemize etkisinden bahsediyor. Abdulhamit Güler ise bizleri Hollywood gerçekliğini görmeye davet ediyor. Dosya yazılarında son olarak Zehra Mahitapoğlu Köksal, “Bizden Haberler” sayfasında “Medyada Batı’nın İkiyüzlülüğü ve Hakikatleri” aktarıyor.

 

Muhammed Musaddık Billah, “Türkiye’nin Yüzyılı ve Bengal İsmail Hüseyin Şirazi” yazısı ile Melike Taşdelen Özgür, “Yanılgı” başlıklı denemesi ile bizlerle. Ayrıca Muhammed Midilli, “Sabah ve Güneş” Fırat Salaz ise “Dostun Evi Lâmekândır” başlıklı şiiri ile yerini alıyor.

Etkinlik sayfamızda ise Betül Mahitapoğlu liseli kardeşlerimizle gerçekleştirilen “Gündem: Filistin” çalıştayı hakkında, Merve Mahitapoğlu ise Saliha Can Üstün ile gerçekleştirilen güz dönemi seminerleri hakkında okuyucuları bilgilendiriyor. Bu sayımızda yer alan tüm yazarlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Genç Öncüler olarak her koşul ve durumda hakkı dile getirip istikamet üzere olma sorumluluğumuzu yerine getirme gayesiyle bu ayki dergimizi siz değerli okuyucularımızın idrak ve beğenisine sunuyoruz. Her sözümüzün başı Allah’ın adı ile ve yine her sözümüzün sonu Allahuâlem olmak üzere.