Genç Öncüler Dergisi 196. Sayısı Çıktı

İnsanlık tarihi boyunca değişmeyen ve değişmeyecek olan bir gerçek vardır ki o da hakkın tarafında olup bu uğurda mücadele edenler ile batıl tarafında yer alıp bu uğurda elinden gelen her türlü kötülüğü yapmaya azmetmiş kimseler olmasıdır. Efendimizin buyurduğu üzere  küffarın topyekun bir şekilde üzerimize saldırdığı, içindeki kini tüm çirkinliğiyle kustuğu şu mahzun günleri yaşamaktayız. Gazze'de yaşayan masum ve sivil Filistin halkına yönelik çocuk, kadın ve yaşlı ayırt etmeksizin devam eden, insan haklarına ve evrensel hukuka aykırı bir biçimde, yaşama hakkı ve temel yaşam ihtiyaçlarını göz ardı ederek ve derecesi her geçen gün artarak devam eden saldırılar gün ve gün artmaktadır.

Dipsiz karanlık, katışıksız bu kötülük, acılarla yoğrulmuş bu coğrafyada, insanlık zamanaşımına çoktan uğradı! 10 km'lik alana sıkışmış 1,5 milyon nüfus ve yüzbinlerce minik çocuklar, gece ve gündüz aralıksız dünyanın en gelişmiş silahları ve uçaklarıyla tepelerinden fosfor bombaları ile bombalanıyor. Tüm dünya bu yaşananları kabullenmişçesine ellerinde kahve ve hamburgerleriyle en önden açık hapishane filmini izliyorlar!  İnsanlığın yok olduğu, hatta bittiği noktadayız. Müslümanlar aynı zulmü İsrail'e yapsa adı barbar, soykırım yapmış zalime çıkar. Ama iş İsrail'e gelince kimse ses çıkarmıyor. Bunun hesabını verecek olan tüm dünya ülkelerine sesleniyoruz. Burnu kanayan, yaralanan ve ölen her bir bebek, çocuk, yaşlı ve kadından, onların bu duruma düşmesinden tüm insanlık suçludur. Bu hain zulme bir an önce son verilmeli. Kudüs'ün Filistin'e ait olduğu, Mescid-i Aksa'nın ilk kıblemiz olduğu ve Müslümanlar’a ait olduğu katil İsrail'e kabul ettirilmelidir.

Gazze'den mücahitler işgal altındaki Filistin topraklarına ilk sızdıklarında, Genç Öncüler Dergisi'nin bu sayısını hangi konuda çıkaracağımızı da onlar belirlemiş oldular. Nehirden Denize Özgür Filistin davasını her zaman diri tutmamız gerektiğini bize hatırlattılar!  Dünya üzerindeki her millet ve mezhepten Müslümanın tek ve en önemli gündemi yine ve her zaman olması gerektiği gibi Aksa oldu. Bizler de bu ay öfkemizi kalemlerimizle kağıda döktük ve hızlı bir şekilde hazırladığımız bu sayıyla Ebu Ubeyde ve arkadaşlarının kıyamına küçük bir katkıda bulunmayı, bunu beceremiyorsak en azından tarihe not düşmeyi amaçlıyoruz. "Dünyanın her yerinde Siyonist saldırıyı reddetmek için ayağa kalkan kitlelere selamlarımızı iletiyoruz. Bu cani düşmana hayır demek için ayağa kalkan her tüfeği, silahı, sesi ve kalemi selamlıyoruz." diyen Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde'ye, biz de İstanbul'dan selam gönderiyoruz."

Bizlerde Genç Öcüler olarak Kasım özel sayımızla “Soykırım, Direniş ve Diriliş” manşetiyle karşınızdayız. Yazarlarımızdan Reyhan Önal, İnsan Toprak ve Aksa dedi. Nejdet Meşe, Her Zaman Filistin yazısıyla sizlerle. Zeyneb Rabia Yazıcı, İçimizdeki Savaşı Kim Kazanacak yazısını kaleme aldı. Merve Mahitapoğlu, Hamas Mücadelesi Ve Mescid-i Aksa dedi. Zeynep Sude Yaşaroğlu, Filistin’de Kimyasal Silah Kullanımına Dair yazısını kaleme aldı. Ayşe Can Çelik, Filistin’in Sembol İsimleri yazısıyla sizlerle. Hatice Beyza Öztürk, İçimizdeki Siyonistleri Tanıyalım dedi. Osman Zinnur Aksu, Zehirli Dilin Oklarını Fark Etmek Yazısını kaleme aldı. Numan Karabudak, Hal ve İstikbal yazısıyla sizlerle. Enes Aksu, Bir Muvahhidin Anatomisi: İzzeddin el- Kassam Biyografisini kaleme aldı. Osman Zinnur Aksu, Gazzeli Ahmed İsa’nın Dünyaya Mesajını çevirdi. R. Merve Taşdelen, Gazze’de Kar Kor Olur şiirini kaleme aldı. Fırat Salaz, Kor şiiriyle sizlerle. Genç Öncüler, Aksa Akademi Başlıyor dedi. Nagehan Elif Akyağ, Etiket Disforisi yazısını kaleme aldı. Makbule Kara, 54 Yıl 4 Ay 12 Gün Önce; Altı Gün Savaşları yazısıyla sizlerle. Zehra Mahitapoğlu Köksal, Bizden Haberler sayfasını sizler için hazırladı. Son olarak Zeynep Küçük Çizim sayfasıyla sizlerle.

 

Genç Öncüler olarak her koşul ve durumda hakkı dile getirip istikamet üzere olma sorumluluğumuzu yerine getirme gayesiyle bu ayki dergimizi siz değerli okuyucularımızın idrak ve beğenisine sunuyoruz. Her sözümüzün başı Allah’ın adı ile ve yine her sözümüzün sonu Allah ‘u alem olmak üzere.